Türkiye’nin ilk ve tek erişebilir film festivali, fiziksel gösterimlerinin ikinci durağı olan Ankara’da ve çevrim içi olarak tüm Türkiye’de sinemaseverlerle buluşuyor. 10. Engelsiz Filmler Festivali’nin Ulusal Uzun Film Yarışması’nda yarışan filmlerin yönetmenleriyle yapılan söyleşiler de festivalin YouTube kanalı üzerinden yayınlanıyor.
Puruli Kültür Sanat tarafından düzenlenen 10. Engelsiz Filmler Festivali, Eskişehir’in ardından 17-23 Ekim tarihleri arasında ikinci durağı olan Ankara’da Büyülü Fener Kızılay Sineması’nda ve çevrim içi olarak eff2022.muvi.com üzerinden tüm Türkiye’den seyircilerle buluşuyor. Festival kapsamında Türkiye sinemasının son dönemdeki iyi örneklerinin yarıştığı Ulusal Uzun Film Yarışması’nda yer alan filmlerin yönetmenleriyle yapılan söyleşiler de festivalin YouTube kanalı üzerinden sinemaseverlerin karşısına çıkıyor.
“Beni Sevenler Listesi, Sevme Vahameti Üzerine Düşündüğüm Bir Dönemde Ortaya Çıktı”
Ulusal Uzun Film Yarışması’nda yarışan Emre Erdoğdu’nun Beni Sevenler Listesi filmi üzerine yayınlanan söyleşide filmin yaratım süreciyle ilgili detaylar konuşuldu. 2017 yılında yine Engelsiz Filmler Festivali’nde “En İyi Film” ödülüne layık görülen Kar filminin ardından ikinci uzun metraj filmi olan Beni Sevenler Listesi ile seyircisiyle buluşan Erdoğdu, filmdeki Yılmaz’ın hikâyesini anlattı. Erdoğdu, ilk gösterimini Tallinn Black Nights Film Festivali’nde yaparak, “En İyi Görüntü Yönetmeni” ödülünü alan Beni Sevenler Listesi’nde Cihangir ile Bağcılar semtleri arasında bölünmüş bir hayat süren Yılmaz’ın çaresizce sevilme isteğini ele aldığını ifade etti.
Bazen kişisel yaşanmışlıkların bazen de duyulan bir hikâyenin ya da tanışılan ilginç bir karakterin, yönetmeni film çekmeye ittiğinin ifade edildiği söyleşide Erdoğdu, bu filmin de sevme vahametine çok kafa yorduğu bir dönemde ortaya çıktığını belirtirken, “Başka bir film yazıyordum. O filmi 40’ıncı sayfasında bırakıp bu filmi yazmaya başladım.” ifadelerini kullandı. Filmi çekerken ne gibi zorluklar yaşadığı sorusuna Erdoğdu, “Benim için film yapmak her türlü zor. Bu hem sınıfsal bir mesele hem de aklımın çalışma biçimiyle ilgili.” diye konuştu.
“Kerr, Mekânların da Oyuncu Niteliğinde Kullanıldığı Bir Film”
Yarışma kapsamında yer alan bir diğer film olan Kerr filmi üzerine Tayfun Pirselimoğlu ile gerçekleştirilen söyleşide yönetmen, bu filmi 2014 yılında yazdığı aynı adı taşıyan romanından uyarladığını ifade etti. Kerr’i, 2019’da hayatını kaybeden sinema yazarı Cüneyt Cebenoyan’a ithaf ettiklerini belirten Pirselimoğlu, bir tren istasyonundaki cinayetin tek tanığı olan Can karakterini ve dünya prömiyerini 37. Varşova Film Festivali’nde yapan filmin oluşum hikâyesini anlattı. Yönetmen Pirselimoğlu, bu filmin hem Türkiye’nin genel atmosferine hem de dünyada olup bitenlere dair pek çok şey söylediğini belirtti.
Mekân seçimleri için de özenli bir çalışma yaptıklarını ifade eden Pirselimoğlu, kimi zaman da mekânların kendi hikâyelerini bulduğunu belirtti. Filmdeki zamansızlık hissini bu seçimlerle de vurguladıklarını belirten yönetmen, “Kerr, mekânların da daha önceki filmlerimde yapmaya çalıştığım gibi bir oyuncu niteliğinde kullanılmasıyla da anılır diye umuyorum.” ifadelerini kullandı.
“Okul Tıraşı’nda Bizden Parçalar Var”
Ulusal Uzun Film Yarışması’nın bir diğer filminin yönetmeni Ferit Karahan ile 71. Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ve FIPRESCI Ödülü’ne layık görülen Okul Tıraşı üzerine yapılan söyleşide filmin ortaya çıkışı ve karakterlerin insanî bir şekilde anlatımları üzerinde duruldu. Okul yönetimi yüzünden zamanında hastaneye gidemeyen Memo ile arkadaşı Yusuf’un hesaplaşmalar ve sırlar arasında kalışını anlatan bol ödüllü Okul Tıraşı filminde Karahan, siyah ve beyazın ötesinde daha renkli karakterler yaratmaya çalıştığını ifade etti.
Filmde yatılı okul yıllarındaki travmalardan ve dönemin politik yapısından da esinlendiğini belirten Karahan, “Filmdeki olaylar bir parça benim, bir parça kardeşimin, bir parça başkalarının öyküsü. Fakat kendi kişisel çocukluğumun bir belgeseli değil.” diye konuştu. Anlatmak istediği konunun sadece bir okul olmadığını da vurgulayan Karahan, “Mesele okulun sorunlarını, coğrafi zorlukları vs. gösteren hoşluklar ya da zorluklar değil. Onun ötesine geçen, yukarıdan aşağı bizim toplumumuzu biçimlendiren bir iktidar dizimini göstermek açısından önemliydi.” ifadelerine yer verdi.
“Zuhal, Alışık Olmadığımız Bir Hikâyeye Yer Veriyor”
Yarışmanın yönetmenlerinden Nazlı Elif Durlu, ilk uzun metrajlı filmi olan Zuhal üzerine yapılan söyleşide filmin gerçek bir olaydan esinlendiğini belirtti. Prömiyerini 58. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde yapan, gece duyduğu kedi sesiyle sıradan yaşamı değişen bir kadını anlatan Zuhal’in süreç içerisinde şekillendiğini söyleyen Durlu, “Bir şey en başından çok net şekilde belliyse onun biraz yaratıcılığı kısıtlayan bir şey olduğunu düşünüyorum.” dedi.
Türkiye sinemasında çok alışık olmadığımız, şehirli ve orta sınıf bir kadının hikâyesine yer veren filmiyle ilgili Durlu, “Yakınlık sağlama konusunda sıkıntı çeken, ne sevgilisiyle ne komşularıyla ne de annesiyle yakın ilişki kurabilen bir kadını anlatıyoruz.” diye konuştu.
22 Ekim Cumartesi Akşamı Ödüller Sahiplerini Bulacak
Festival programında yer alan Ulusal Uzun Film Yarışması’nda yarışan filmler, jüri üyelerinin belirleyeceği En İyi Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Senaryo ödülleri ile seyircilerin belirleyeceği Seyirci Özel Ödülü’nü almaya hak kazanacak.
Ulusal Uzun Film Yarışması’nda ödül alan isimler 22 Ekim Cumartesi akşamı festivalin YouTube kanalında yayınlanacak video ile açıklanacak.
Festivalde Yer Alan Tüm Filmler Bu Yıl da Erişilebilir ve Ücretsiz
Engelsiz Filmler Festivali, her yıl olduğu gibi bu yıl da tüm gösterimlerini ücretsiz olarak sinemaseverlere sunuyor. Programında yer verdiği tüm filmleri sesli betimleme ve ayrıntılı altyazı ile sinemaseverlerle buluşturan Engelsiz Filmler Festivali, film gösterimlerini yanı sıra yan etkinliklerini de erişilebilir olarak gerçekleştiriyor.
Festival hakkında ayrıntılı bilgi için www.engelsizfestival.com adresi ziyaret edilebilir.